TÜBİTAK Projesi, 2022 - 2024
2019 yılının son ayında Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Çin’de
bulunan ülke ofisi, Hubei eyaletindeki Wuhan şehrinde sebebi
bilinmeyen zatürre vakaları olduğunu bildirmiştir. Salgın 30 Ocak
2020 tarihinde DSÖ tarafından “uluslararası boyutta halk sağlığı acil
durumu” olarak sınıflanmıştır. Ardından Çin dışında 113 farklı ülkede
daha Covid-19 vakalarının görülmesi üzerine ve virüsün yayılımı
sebebiyle 11 Mart 2020 tarihinde DSÖ bu salgını pandemi (küresel
salgın) olarak tanımıştır. Covid-19 pandemisi, tüm ülkelerde,
ekonomik, sosyal, beşeri vb. alanlarda tahribatlara neden olmuştur.
Pandeminin yoğun olarak yaşandığı dönemlerde özelliklede 2021
yılında ülkeler her alanda anlık pandemi önleyici kararlar almış olup
bu kararlar doğrultusunda tedbirleri hayata geçirmiştir. Bu
kapsamda, Salgının bu derece hızlı yayılması da dünya üzerindeki
bütün devletlerin çeşitli önlem almalarını zorunlu kılmıştır. Bu
kapsamda yaygın olarak dünya üzerinde okul kapatma, seyahat
kısıtlamaları getirme, halka açık alanları yasaklama gibi virüsün
yayılmasını engellemeye yönelik birtakım önlemler alınırken; sağlık
tesislerine acil yatırımlar yapmak, sağlık sistemlerini güçlendirmek
ve yeni sosyal refah formları geliştirmek gibi faaliyetler
gerçekleştirilmiştir. Tüm dünyada şok etkisi yaratan bu salgın birçok
ülkenin sağlık ve ekonomik sistemlerin çöküşüne sebep olmuştur.
Daha önceki salgın hastalıklar vb. tüm dünyayı etkisi altına alan
olumsuz gelişmeler, ülke ekonomilerine, sosyal hayatta etkileri anlık
olsa da bir de daha sonra ortaya çıkacak olan reel etkiler söz
konusudur. Bu kapsamda, Covid-19 Pandemisinin de ileri yıllarda
tüm dünya genelinde sosyal, ekonomik, beşeri vb. reel etkilerinin
ortaya çıkması beklenmektedir. Uluslararası literatür araştırıldığında,
bazı bilim insanları pandeminin her alandaki asıl etkilerinin 2027
yıllarında ortaya çıkacağına vurgu yapmışlardır. Örneğin; ülke
ekonomilerinin daralması, hiper enflasyonist bir ortamın varlığı, insan
psikolojilerinde kalıcı değişmeler beklenmektedir. Böyle bir ortama
giderken, pandemiden fazla etkilenen AB ülkeleri ve AB’ye aday
Türkiye’nin, AB’ye tam üye olduğunda, AB içerisindeki sosyal,
ekonomik vb. konumunun belirlenmesi/tespit edilmesi önem arz
etmektedir. Ayrıca, pandemi sonrası dönemlerde pandeminin henüz
tam olarak ortaya çıkmayan etkilerinin üstesinden gelebilmek için
yeni pandemi sonrası sosyo-ekonomik modelin varlığı bu noktada
önem kazanmıştır.
Projenin ana amacı, Covid-19 salgın krizinin Türkiye’nin AB’ye tam
üye olması durumunda, Türkiye’deki sosyo-kültürel ve ekonomik
etkilerini öngörmek ve krizin olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek
gerçekçi gelir, maliye, para ve sosyal hizmet, sosyal güvenlik gibi
politikalarını çok değişkenli istatistiksel yöntemlerden olan
Kümeleme Analizi ve Temel Bileşenler Analizleri yardımıyla
tasarlayarak Türkiye politik ekonomi yazınına ve ilgili tüm sosyal
paydaşların gündemine sunmaktır.
Bu kapsamda, proje, literatürde daha önce yapılmayanı yapmak
adına, Türkiye’nin AB’ye tam üye olması durumunda Covid-19
pandemisinin gelecekte beklenen sosyal, ekonomik vb. etkilerden
minimum maliyetle atlatmak için Temel Bileşenler Analizi (PCA)
metodu ve Kümeleme Analizi yöntemiyle yeni bir model tasarlama ve Türkiye’nin AB içerisindeki yerinin gerek teorik gerekse de
istatistiksel olarak belirlenmesini sağlamak açısından diğer
çalışmalardan ayrılmaktadır.