23. Uluslararası KAmu Yönetimi Forumu - KAYFOR23, Kırıkkale, Türkiye, 26 - 28 Ekim 2023, ss.132-134
Kentleşme tarihine Henri Lefebvre’nin gözünden
bakıldığında kentsel mekânı tasarlayan ve planlayan, kentte kurumları ortaya
çıkaran, kentteki ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel değişim evrelerini
“politik şehir, ticari şehir, endüstriyel şehir ve kritik alan” ekseninde
çözümleme çabası görülmektedir. Liman ve ticaret kenti kimliğine bürünen İzmir,
sadece bir kent olarak değil aynı zamanda çevresindeki kentlerin gelişimine de
öncülük eden bir kent-bölge niteliği taşımaktadır. Sadece bulunduğu bölgeye
değil aynı zamanda liman kenti olması sebebiyle Türkiye ekonomisine de büyük
katkı sağlayan İzmir, Türkiye’nin ilk 3 büyükşehir belediyesinden biri olma
özelliği ve kentte yaşayan insan sayısı sebebiyle kentleşmenin, avantaj ve
dezavantajlarını en üst seviyede yaşayan kentlerden birisidir. Kent hizmetleri
alanında toplu taşımanın ön plana çıktığı İzmir’de, İzmir Büyükşehir
Belediyesi, yaşam kalitesi yüksek bir kent için “erişilebilirlik” kavramını öne
koymaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin politika belgeleri incelendiğinde,
“açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık” kavramlarının yoğun
olarak yer aldığı görülmektedir.
2012 yılında yasalaşan yeni büyükşehir belediye kanunu
ile birlikte kentin tamamında sorumlu ve yetkili hale gelen büyükşehir
belediyeleri, ilçelerde bulunana vatandaşlara da aynı kalitede hizmet götürme
amacıyla hareket etmektedirler. İzmir’de ilçeler arası hizmet kalitesinde sorun
yaşanmadığı, gerçekleştirilen görüşmelerde dile getirilmiş, aynı zamanda
İzmir’in tek merkezli bir yapısının olmadığı, birden fazla cazibe merkezinin
olması sebebiyle ilçelerden merkeze doğru göçün düşük seviyelerde gerçekleştiği
belirtilmiştir. Tüm bu olumlu yönlerin yanında İzmir’de kentsel dönüşüm
konusunda sorunlar da mevcuttur. Merkezi idare ve büyükşehir belediyesi
arasında kentsel dönüşüm konusunda görüş ayrılıklarının olması sebebiyle
İzmir’de kentsel dönüşüm uygulamaları diğer büyükşehirlere nazaran yavaş
ilerlemektedir. İzmir Büyükşehir Belediye yetkilileri, kentsel dönüşümde yüksek
katlı yapılaşmadan kaçındıklarını belirtmekte ayrıca hak sahipleri ile %100
anlaşma sağlama yoluna gidildiğini ve hak sahiplerinin eski mülklerinden başka
yerlerde değil “yerinde özel kentsel dönüşüm projeleri” uyguladıkları
belirtilmiştir. Ancak bu politika, kent merkezine çok yakın mesafelerde gecekondu
bölgelerinin yoğun olarak yer almasına sebebiyet verdiği gibi kentin çevreye
doğru gelişimini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çalışmanın bir diğer amacı
da kentsel dönüşüm uygulamalarında merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki
ilişkinin önemini ortaya koymak; 5393 Sayılı Kanun ile 6306 Sayılı Kanun
arasındaki ihtilaflı konulara değinmek olacaktır.
Yaşam kalitesini etkileyen en büyük etkenlerden birisi
de kent planlamasıdır. Planlama; içerisinde ulaşım ağlarını, alt ve üst yapıyı,
çevreyi ve imarı barındıran bütüncül bir kavramdır. Afet riski altında bulunan
bir kent olan İzmir’de kent planlamasına daha fazla önem verilmesi gerektiği
2020 yılında gerçekleşen 6,6 şiddetindeki depremin getirdiği yıkıcı sonuçlar
sonrasında ortaya çıkmıştır. Kentte yıkılan yapıların, ruhsatsız değil de
ruhsatlı olan büyük yapılar olması, kentin “planlı-plansız gelişen yapı
stokunun sağlıklı olmadığını” göstermektedir. Bu kapsamda 6306 sayılı Kanun
aracılığıyla riskli yapıların dönüştürülerek sağlıklı hale getirilmesi ile
kentin yaşam kalitesi düzeyinde de artış meydana gelecektir.
Kentlerin göç alarak büyümesi sonucunda meydana gelen
en büyük sorunlardan birisi de hizmetlere ulaşım noktasında olmaktadır. Kentin
tamamının sorumluluğunu alan büyükşehir belediyeleri, kentte bulunan tüm
vatandaşlara aynı derecede hizmet sunmakla yükümlü hale gelmiştir. Ancak hem
bütçe hem de uzaklık ile bazen bu hizmetlerin sunumunda eşitsizlikler meydana
gelmektedir. İşte bu eşitsizlikleri giderebilmek için kentlerin akıllı
şehircilik uygulamalarını etkin bir şekilde hayata geçirerek hizmet sunumunda
eşitliği ve erişilebilirliği sağlayacaklardır. Akıllı kent uygulamaları ile
sadece vatandaşların hizmetlere ulaşımı kolaylaşmamakta ayrıca bölgesel
kalkınma politikalarının hayata geçirilmesinde de akıllı kent uygulamaları
etkili olmaktadır. Tarımsal üretimde toprak verimliliğinin bilgi iletişim
teknolojileri kullanılarak ölçülmesi ve bunların üreticiler ile paylaşılması
üretimin daha verimli olmasını sağlayacaktır. Katılımcı bir yönetimden, etkili
ve verimli bir üretime kadar bir kentin ihtiyacı olan tüm alanlarda akıllı
şehircilik uygulamalarının kullanımı verimliliği de artıracaktır. Bu çalışmada,
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaşam kalitesini etkileyen konularda kurumsal
kapasitesi görüşmeler ve politika belgeleri aracılığıyla incelenecek aynı
zamanda İzmir’de hayata geçirilen akıllı şehircilik uygulamaları, diğer
büyükşehir belediyelerinde kullanılan akıllı şehircilik uygulamaları ile
karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
Bölgesel gelişimde öncü bir kent olan İzmir,
çevresindeki kentlerin gelişimine katkıda bulunduğu gibi liman ve ticaret kenti
olma özelliği ile de ön plana çıkmaktadır. Çalışmada, İzmir’de yaşam kalitesini
etkileyen unsurlar irdelenerek; kent hizmetleri, kent planlaması ve kentsel
dönüşümün İzmir’de yaşam kalitesine etkisi değerlendirilecektir. Bölgesel ve
sürdürülebilir kalkınmanın temel amaç olarak yer aldığı kentlerde, akıllı şehir
uygulamalarıyla yaşam kalitesi ilişkisi de çalışmada yer alacaktır.
Çalışma kapsamında, yaşam kalitesini etkileyen faktörler, İzmir
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ve İzmir’de bulunan diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile gerçekleştirilen görüşmelerle incelenecek, yapılan incelemeler
sonrasında “218K355 nolu Sürdürülebilir Kent Politikaları: Yaşam Kalitesi
Açısından Türkiye’de Kent-Bölgeler” başlıklı 1003 TÜBİTAK Projesinde, İzmir
Büyükşehir Belediyesi’ne ait politika belgelerinin Atlas.Ti nitel veri analiz
programı aracılığıyla analiz edilmesi sonucu elde edilen veriler aracılığıyla
da karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir. Kentin tüm paydaşlarıyla
yapılan görüşmeler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin politika belgelerinin analizi
ve bunun yanında İzmir ilinde yapılan anket çalışmasının sonuçları bu çalışma
kapsamında incelenecek ve sonuçlar karşılaştırmalı olarak analiz edilecek ve
İzmir’de kentsel yaşam kalitesini etkileyen faktörler ve akıllı kent
uygulamaları değerlendirilecektir
Metropolitan municipalities that assume responsibility for
the entire city have become obligated to provide services to all citizens in
the city at an equal level. However, disparities in the provision of these
services sometimes occur due to budget constraints and geographical distances.
To address these inequalities, cities are proactively implementing smart
urbanization practices to ensure equitable service delivery and enhanced
accessibility. Smart city applications not only facilitate citizens' access to
services but also prove to be effective in implementing regional development
policies. This study aims to examine the institutional capacity of Izmir
Metropolitan Municipality concerning factors influencing the quality of life
through in-depth interviews and analysis of policy documents. Additionally, the
smart urbanization practices implemented in Izmir will be comparatively
analyzed alongside those utilized in other metropolitan municipalities. Within
the scope of this research, factors affecting the quality of life will be
assessed through comprehensive discussions with all stakeholders in the city,
analysis of policy documents specific to Izmir Metropolitan Municipality using
the Atlas.Ti qualitative data analysis program, and the data obtained from the
"218K355 Sustainable Urban Policies: City-Regions in Turkey in Terms of
Quality of Life" project conducted by TUBITAK (The Scientific and Technological
Research Council of Turkey). Furthermore, the results of a survey conducted in
Izmir will be meticulously examined and comparatively analyzed. In conclusion,
this study aims to evaluate the factors influencing urban quality of life and
the effectiveness of smart city applications in Izmir.