Sosyal Bilimlerde Akademik Çalışmalar 1, Prof. Dr. Bahir Selçuk,Doç. Dr. Serdar Ünal,Doç. Dr. Yener Lütfü Mert, Editör, Duvar Yayınları, Ankara, ss.447-461, 2021
Bazı konularda karar verirken çevremizdeki insanların yaptıklarından etkilendiğimiz
sayısız durum mevcuttur. Örneğin çocuğumuz için bir okul seçerken
veya bir restorana yemek yemeye giderken diğerlerinin kararlarından veya buraların
popülerliğinden etkileniriz (Banerjee, 1992, s.797). Keynes (1936), varlık
piyasalarındaki yatırımcıların da genelde bu şekilde davrandıklarını öne sürmüştür
(Scharfstein ve Stein, 1990, s.465). Akışa uymanın bir başka örneği de seçmenlerin
kamuoyu yoklamalarından etkilenmeleridir. İnsanlar genelde, anket yapılarak,
kazanacağı öngörülen partiye oy vermeye eğilimlidirler (Banerjee, 1992,
s.798). Bilinmeyen karşısında risk almaktansa bilinen yola girmek, insanlara bazen
daha akıllıca gelebilir.
Başkalarının tavsiyeleri, gelenekler veya kurallar sebebiyle bireyler kendi görüşlerini
arka planda bırakan kararlar alabilirler (McAvoy ve Butler, 2006, s.56).
Bu davranışı tanımlamak için sürü davranışı terimi de kullanılabilir (Banerjee,
1992; Scharfstein ve Stein, 1990). Banerjee (1992, s.797,816), bireylerin kendi
kural, görüş ve bilgilerini kullanmak yerine çevrelerindeki insanların karar, görüş
ve kurallarından etkilendiklerini tespit etmiştir. Bunlardan yola çıkarak, grup kararlarındaki
etkileyicilerin sadece liderler veya uzmanlar olmadıklarını ifade edebiliriz.
Grup kararlarını etkileyenler, genelde düşüncelerini diğerlerinden önce
ifade eden birkaç kişidir ve geriye kalan kişiler de bunların fikirlerini onaylama
eğiliminde olacaklardır (McAvoy ve Butler, 2006, s.57).
Örgütlerde karar alma aşamalarında, problemlerin tespit edilmesi ve bir çözüm
yolunun bulunması hususunda çalışanların önerileri, fikirleri, inançları ve düşünceleri
önemli bir veri kaynağıdır. Bu kaynaktan yararlanabilmek örgüte fayda sağlarken,
yararlanamamak ise örgütün kaynağının israf edilmesine neden olacak ve bazı
olumsuz sonuçlar ortaya çıkacaktır. İsrafa ek olarak düşüncelerini ifade etmeye çekinen
çalışanlar sessiz kalarak çoğunluğa uyacaklar ve bu sebeple de hem huzursuz
hem de stresli olacaklardır. Bu durum ise çalışanların iş performansına olumsuz
bir biçimde yansıyarak örgütü de olumsuz yönde etkileyecektir (Alparslan, 2016,
s.883). Çalışanların inançlarını ve fikirlerini ifade edemedikleri ve diğerlerinin düşüncelerini
onayladıkları bir başka durum da Abilene paradoksudur.