Turcology research (Online), cilt.3, sa.81, ss.447-455, 2024 (Hakemli Dergi)
Bu makale, Tuva Türklerinin cenaze ve anma törenlerinin tarihsel ve kültürel boyutlarını inceleyerek, bu törenlerin Tuva halkının manevi dünyasını ve kültürel çeşitliliğini nasıl yansıttığını ele almaktadır. Cenaze ve anma törenleri, Tuva toplumu için yalnızca bir ölüm ritüeli değil, aynı zamanda sosyal ve manevi hayatın merkezinde yer alan önemli bir olgudur. Cenaze törenleri, genellikle bir şaman veya lama tarafından yönetilir ve bu figürler, ölünün ruhunu diğer dünyaya güvenle yönlendirmekle sorumludur. Şamanizm, doğa ruhlarıyla iletişim kurma ve ölünün ruhunu dünyadan ayırma sürecinde kritik bir rol oynarken, Budizm ise yeniden doğuş ve ruh göçü inancı üzerine odaklanır. Şamanlar, cenaze ritüellerinde yer alan temel figürlerdir ve bu ritüeller sırasında ruhsal dünyanın doğaüstü varlıklarıyla temas kurarak, ölünün ruhuna yol gösterirler. Budizm ise daha çok lamalar aracılığıyla, ruhun öbür dünyaya huzur içinde geçmesini sağlamayı amaçlayan dualar ve ritüeller içerir. Bu iki inanç sisteminin birleşimi, Tuva halkının cenaze ve anma törenlerinin karmaşık ve çok katmanlı yapısını ortaya koyar. Mezar seçimi ve hazırlanması gibi ritüeller, ölümden sonraki yaşam döngüsüne verilen önemi gösterir. Ayrıca cenaze ve anma törenleri, toplumsal dayanışmayı ve ölümle yüzleşme biçimini ortaya koyar. Anma törenleri, yedinci, kırk dokuzuncu gün ve yıl dönümlerinde düzenlenerek, ölen kişinin ruhu için dualar edilir. Ruh göçü inancı, ölümün bir son değil, ruhun yeni bir hayata geçiş süreci olduğuna dayanır. Tuva kültüründe cenaze ve anma ritüelleri, tarihsel ve kültürel dönüşümlerle birlikte değişime uğramış, geleneksel uygulamalar modern dünyayla uyum sağlayacak şekilde yeniden yorumlanmıştır. Bu ritüeller, Tuva halkının toplumsal kimliği ve kültürel sürekliliğinin bir parçası olarak varlığını sürdürmektedir. Makale, V. P. D’yakonova ve V. A. Kisel’in çalışmalarına dayanarak, cenaze ve anma törenlerini Şamanik ve Budist perspektifler çerçevesinde ele almakta ve bu geleneklerin etnik grupların yaşamındaki tarihi ve manevi değişimleri nasıl yansıttığını anlamamıza katkı sağlamaktadır.