İnsan Haklarının Finansmanı Sorunu ve Anayasal Çözümler


Yıldız E.

Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye'de İnsan Hakları Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 25 - 26 Ekim 2023, ss.59-60, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.59-60
  • Yozgat Bozok Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Doktrinde devletin faaliyetleri arasından maliyetli olanların yalnız sosyal hakların gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetler olarak değerlendirilmesi yaygındır. Oysaki hem sosyal hakların yerine getirilmesinin hem de bireylerin medeni ve siyasal haklarının yerine getirilmesinin maliyetli işler oldukları, Sayıştay raporlarında görülmektedir. Ayrıca, yine aynı raporlarda gözlemlenebildiği üzere, devlet organizasyonu son derece maliyetli bir meseledir.  Hatta giderler karşılaştırıldığında devletin teşkilatlanma ve temel fonksiyonlarını icra etme için yaptığı sarfiyatın, sosyal haklar için yaptığı sarfiyattan çok daha fazla olduğu görülmektedir. Teşkilatlanması eksik olan bir devlet organizasyonunun her neviden insan haklarını korumada fiilî olarak başarılı olması beklenemez. Ezcümle, Anayasanın gerektirdiği tüm faaliyetlerin maliyetleri vardır. Bu maliyetlerin karşılanması güvence altına alınmadıkça Anayasa ile verilen taahhütler ancak göstermelik olacaktır. Anayasanın “sözde” yahut “sahte” anayasaya dönüşmesinin bir yolu o anayasanın siyasal iktidarı sınırlamaması olarak kabul edilmektedir. Bize göre bu sonuca giden bir diğer yol da anayasanın taahhütlerinin gerçekleştirilmesi için gereken zeminin ortadan kalkmasıdır. Böyle bir sonuca engel olmak için yapılabilecekler arasında, tıpkı vergilendirmeye ilişkin anayasal çerçeve çizen vergi ilkelerinin anayasaya eklenmesi gibi, diğer kamu kaynağı edinme yöntemi olan borçlanmaya ve kamu harcamalarına da bir anayasal çerçeve çizmek bulunmaktadır. Yargısal tartışmalar bir yana, günümüze kadar yapılmış olan birçok anayasa değişikliği tartışması içinde hiçbir zaman, kamu harcamaları rejimine çerçeve çizmekle ilgili bir reform önerisi tartışılmamıştır. Verginin anayasal ilkelerinden kanuni vergi ilkesi, hak ve hürriyetler alanında Kanun-ı Esasi’ye atıf yapılmasından ötürü, Kanun-ı Esasi’nin 25. maddesi dolayısıyla 1921 Anayasası’nda, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında bulunmaktadır. 1961 Anayasası’nın ilk halinde mali güce göre vergi ilkesi yer almış, 1982 Anayasası ise vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesini hayatımıza dahil etmiştir. Bu gelişmeler olurken kamu kaynaklarına ilişkin finansal herhangi bir ilke ve sınırlamanın Anayasaya girmesi mümkün olmamıştır. Kamu kaynaklarına bir anayasal rejim belirleme ihtiyacı kendini, devletin mali sürdürülebilirlik konusunda sorunlar yaşadığı dönemlerde en radikal şekilde göstermektedir. 2009’dan itibaren yaşadığı borç krizinde Yunanistan’ın yaşadıkları ve kemer sıkma politikalarının insan haklarına etkisiyle ilgili verilen Mahkeme kararları, İspanya’nın 2008 bunalımının etkisiyle yapmaya karar verdiği 2011 Anayasa Reformu bu durumun örnekleri arasındadır. Çalışmamızda tüm bunlar dikkate alınarak, kamu harcamalarının anayasallığı ve insan haklarıyla ilişkisi üzerinden insan haklarının finansmanı sorunu incelenecektir.