2.BÖLÜM Nezair Kavramı Bağlamında Kıyametin İsimleri


Creative Commons License

Çalışkan M.

İlahiyat Alanında Uluslararası Çalışmalar, KARAOĞLAN ARSLAN, Editör, SERÜVEN YAYINEVİ, Ankara, ss.27-40, 2024

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2024
  • Yayınevi: SERÜVEN YAYINEVİ
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.27-40
  • Editörler: KARAOĞLAN ARSLAN, Editör
  • Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
  • Yozgat Bozok Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

ÖZET

Kur’an üslûbunda her ne kadar insanların kullandığı harfler, kelimeler, benzetmeler, mecazlar ve diğer dil nükteleri kullanılmışsa da Kur’ân üslûbu kendine has bir anlatım içindedir. Bu üslup, insanların anlatımına ve üslubuna benzemez. Ancak Kur’ân’ın muhatabı insan ve hedefi de insanların hidayete ulaştırılması olunca Kur’an’da insanların anlayacağı bir hitap şeklinde gönderilmiştir. İnsanların bu hidayeti elde etmeleri ancak onu anlamaları ve gereğini yerine getirmeleriyle mümkündür. Kur’ân kendi ifadesiyle mübîn (açık) ilâhî bir Kitaptır. Vucûh ve nezâir Kur’an’ın anlaşılmasında önemli bir yere sahiptir. Ayetlerin doğru anlaşılabilmesi o âyetleri ihtiva eden kelimelerin ve kavramların doğru anlaşılmasına bağlıdır. Bazı kelimeler aynı olmasına rağmen farklı cümle örgüsü içinde farklı anlamlara gelebilir. Ayetler açıklanırken bu duruma dikkat edilmemişse yanlış anlamaya kapı aralanmış olur. Halk arasında “her sakallıya dede denilmez” ifadesi bunu karşılamaktadır. Vucûhun önemi burada ortaya çıkmaktadır. Nezâir de farklı kelimelerin aynı manaya geldiğinin bilinmesi, Kur’an anlatımındaki zenginliği göstermesi açısından önemlidir. Biz bu çalışmamızda Kıyâmet anlamındaki farklı kelimelerin aynı manayı içerdiğine dair görüşleri bir araya getirmeye çalıştık. Özellikle Mekkî sûrelerdeki bu lafızların çarpıcılığını belirtmeye çalıştık Bu kelimeler arasında kıyâmet anlamına gelen değişik surelerde farklı kelimelerle ifade edilen bu lafızlar önce kendi içinde sonra konulu tefsir metoduna göre sıyak ve sıbak çerçevesinde açıklanmaya çalışılmıştır. İlk dönem eserlerde nezâire konu olan lafızların da genellikle vucûh içinde işlenmiş olması burada müstakil olarak bu kelimeleri ele almamıza vesile olmuştur.