Tefsir Literatürü Işığında İsrâ Olayından Önce Nâzil Olan Sûrelerde Namaz


Altuntaş M.

Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sa.16, ss.61-90, 2021 (Hakemli Dergi)

Özet

Namazın Mekke’de sabah ve akşam olmak üzere ikişer rekât kılındığına ve daha sonraları beş vakte çıkarıldığına dâir hadis kitaplarında pek çok rivâyet bulunmaktadır. Genel kabul beş vakit namazın Mi‘rac hadisesini anlatan rivâyet dikkate alınarak Mi‘rac’dan sonra farz kılındığı yönündedir. Bununla beraber beş vakit namazın ne zaman başladığı hususunda müfessirler arasında ihtilaflar bulunmaktadır. Nüzûl tertiblerine göre İsrâ’dan önce nâzil olan Fâtiha, ‘Alak, Müzzemmil, Müddessir, ‘Alâ, Tîn, ‘Asr, Kevser, Necm, Mâ‘ûn, ‘Araf, Cin, Furkân, Fâtır, Meryem, Şu‘ara ve Neml Sûrelerinde namaz ibâdeti zikredilmesine rağmen bu sûrelerde namazın vakitleri konusunda doğrudan bir kelime bulunmamaktadır. Sadece bazı müfessirler ‘Asr sûresindeki “asr” kelimesini ikindi namazı vakti olarak yorumlamışlardır. 

Namazın beş vakit olarak Mi‘rac’dan önce mi yoksa sonra mı başladığı konusundaki ihtilaflar, nüzûl tertiblerine göre İsrâ sûresinden önce nâzil olan ve muhtevasında beş vakit namaza işaret eden Kâf 39-40 ve Tâhâ 130. âyetlerinin tefsiri bağlamında şekillenmektedir. Müfessirler arasındaki bu ihtilafın çıkış noktası bu âyetlerde geçen “سَبِّحْ / tesbîh et” fiiline dayanmaktadır. Zîra bu fiili müfessirlerin bir kısmı “صَلِّ / namaz kıl” olarak tefsir ederken bir kısmı da normal “zikir ve tesbîh” olarak yorumlamıştır. Bu bağlamda Mukâtil b. Süleymân, Süfyân es-Sevrî, Taberî, İbn Ebî Hâtim, Semerkandî, İbn Ebî Zemenîn, Sa‘lebî, Mâverdî, Vâhidî, Sem‘ânî, İbn ‘Atiyye, Zemahşerî, Râzi, Beydâvî gibi müfessirler Kâf 39-40 ve Tâhâ 130. âyetlerinde geçen “سَبِّحْ / tesbîh et” emrini “صَلِّ / namaz kıl” şeklinde tefsir etmişlerdir. Bu müfessirlerden Kur’ân’ı baştan sona tefsir eden Mukâtil b Süleymân’ın bu âyetlerdeki “سَبِّحْ / tesbîh et” fiiline “namaz kıl” anlamı vermiş olması dikkate değer bir husustur.  

Yine bu müfessirler bazı farklılıklarla bu âyetlerde geçen “قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ / güneş doğmadan önce” ifadesini “sabah namazı”; “وَقَبْلَ الْغُرُوبِ / güneş batmadan önce” ifadesini “öğle ve ikindi namazları” ve “وَمِنَ اللَّيْلِ / gece saatlerinde” ifadesini de “akşam ve yatsı namazları” olarak açıklamışlardır. İzzet Derveze de Hz. Osmân’ın nüzûl tertibini esas alarak telif ettiği et-Tefsîru’l-Hadîs adlı eserinde zikredilen müfessirlerin yorumları üzerinden beş vakit namazın Mi‘rac’dan önce farz kılındığına dair görüş belirtmiştir. Ona göre bu iddianın temeli; namazın özünde bir tesbîh olduğu düşüncesinden hareketle bazı müfessirlerin Kâf 39-40 ve Tâhâ 130. âyette ifade edilen tesbîh vakitlerini beş vakit namaz olarak yorumlamalarıdır. Dolayısıyla ona göre beş vakit namazı kılmak Allah’ı tesbîh etmekle aynı anlama gelmektedir. Ancak bu iddia, Mi‘rac hadisesiyle çeliştiği için bazı âlimler tarafından kabul görmediği gibi tam olarak da açıklığa kavuşmuş değildir.

Söz konusu ihtilafa sebep olan bir başka husus da Kâf ve Tâhâ’dan sonra 50. sırada nâzil olan İsrâ sûresinin 78. âyetinde öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazları olarak yorumlanan أَقِمِ الصَّلَاةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآَنَ الْفَجْرِ “Güneşin zevalinden gecenin karanlığına kadar namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl” ifadesidir. Kâf ve Tâhâ sûrelerindeki “سَبِّحْ / tesbîh et” emri müfessirler tarafından beş vakit namaz için bir karîne olarak tefsir edilirken buna mukâbil İsrâ sûresindeki “أَقِمِ الصَّلَاةَ / namaz kıl” emri beş vakit namaza açık bir şekilde işaret etmektedir. Şunu da ifade etmek gerekir ki beş vakit namazın ne zaman başladığı konusu bir makalenin boyutunu aşacak nitelikte bir genişliğe sahiptir. Zira bu konunun Kur’ân ve tefsirlerin yanı sıra hadis ve siyerle de ilişkisi bulunmaktadır. Bu makalede İsrâ'dan önce nâzil olan sûrelerde geçen namaz ve namaz vakitlerine işaret eden kelimeler üzerinde durulacaktır.