Gazi Yayın Dağıtım, Ankara, 2019
“Allah güzeldir ve güzeli sever” Hadisinde belirtildiği gibi, birey ve toplumun manevi, duygusal, zihinsel, bedensel ve sosyal sağlığı ile var olan güzellikleri görmek, yaşamak, yaşatmak, insanın fıtratında olan estetik duygularını ortaya koyabilmek için vazgeçilmez araçlar olan spor ve sanat aktiviteleri ile bunların değişik kombinasyonlarından meydana gelen oyun ve eğlence faaliyetlerini dini referanslarla yasaklama girişimleri İslâm tarihi boyunca hep olmuştur. Dönemsel olarak az ya da çok bu girişimler karşılıksız kalmamıştır. Günümüzde de özellikle geçmiş dönemlere atıf yaparak ya da Lokman suresi 31/6. ve 7. Ayetleri ile ve İslâm alimlerinin büyük çoğunluğunun sahih olmayan(veya zayıf)hadislerden saydıkları bazı hadislerle bu anlayışı savunanların az da olsa toplumda bir taraftar bulduğu görülür ki bu durum elinizdeki kitabın yazılma nedenlerinden birisini oluşturur.
Boş zaman, çalışma, uyku, farz olan ibadetler gibi zorunlulukların olmadığı, bireyin bedenen, zihnen ve manen dinlenebileceği ve tercihlerini özgürce yapabileceği bir zaman dilimini ifade eder. Bireyin boş zaman tercihlerini inançları, alışkanlıkları, eğitimi, kültür değerleri ve ekonomik imkanları gibi faktörler belirler. Boş zaman bu anlamda eğlenmek, dinlenmek, kendini geliştirmek ve tercihen birçok nafile ibadetler ile dini aktiviteleri yerine getirebilmek için önemli bir zaman dilimidir.
Boş zaman, günlük, haftalık veya daha uzun zaman aralıklarında bireye, rekreasyon, atipik ya da her ikisinden oluşan aktivite imkanları suGİRİŞ
2 BOŞ ZAMAN REKREASYON VE İSLÂMİYET
nar. İslâmi açıdan bu etkinlik grupları meşru ya da gayri meşru şeklinde
değerlendirilebilir. Meşru boş zaman kullanımı da belirli şartlara bağlanır.
Dinen meşru olan boş zamanların mevcudiyetinin kabulü, kişinin dininin
emrettiği farz ibadetler, ilmi, mesleki, çalışma(iş) faaliyetleri ve uyku
gibi zorunlu aktivitelerinin aksatılmadan yerine getirilmesine bağlıdır.
Bu koşullar içerisinde kalınarak islâmi kurallar ve genel ahlak sınırları
içerisinde ve Allah’ı anarak yapılan spor, sanatsal aktiviteler, yarışmalar,
oyun, eğlence ve benzeri faaliyetlerden oluşan rekreasyon meşru kabul
edilmektedir.
Gayri meşru boş zaman faaliyetlerini ise içki, kumar, uyuşturucu,
fuhuş ve benzeri atipik faaliyetler oluşturmaktadır ki, bu dinen haram1
kılınmış ve bu fiillere yaklaşılmaması emredilmiştir.
Boş zamanların varlığı yok demekle ortadan kalkmıyor. Zira, çalışma
hayatı var olduğu ve hatta dünyada yaşam sürdüğü müddetçe, çalışma
karşıtı olarak da dinlenme yani boş zaman bir ihtiyaç olarak var olacaktır.
Dolayısıyla boş zamanların varlığı ya da yokluğundan öte nasıl, nerede,
kiminle, hangi amaç ve niyetle değerlendirileceği önemli olmalıdır. Nitekim
atipik faaliyetlerin cazibesi, kolay ulaşılabilirliği ve ekonomik kaygılarla
kasıtlı yönlendirmeler toplum için büyük tehlike oluşturmaktadır.
Kentsel yaşam, teknolojik, eğitim ve ekonomik gelişmeler, kendini
sürekli tekrarlayan rutin bir yaşam, yeni sağlık bilinci ve günümüz bireylerinin
karşı karşıya kaldıkları benzer durumlar, onların boş zamanlara
(dinlenme) ve rekreasyonel faaliyetlere duydukları ihtiyacın artmasına
neden oluyor.
Bu ihtiyacın duyulması ve artış göstermesi kuşkusuz iyi bir şey..
1 Haram: Bir şeyin yapılması, kullanılması, yenilmesi, içilmesinin İslâmi olarak kesin bir delille
yasaklanmış olmasıdır. Liaynihi haram: Herkes için haram olan şarap, kumar, akan kan gibi..
Ligayrihi haram: Aslında helan olup başkasının hakkından dolayı haram olan şeydir.Başkasına
ait kıymetli bir malı veya yemeği izinsiz almak gibi.. Haram olan şeylere “muharremat” da
denir(Bilmen,tarihsiz,s.49).
SUAT KARAKÜÇÜK 3
Özellikle genç nesiller için daha fazla önem arz eden bu durumda
gerekli olan şey ise, ihtiyaçlara ciddiyetle ve bilinçli bir şekilde cevap
verebilmektir.
Bunun için, öncelikle dinen meşru olan boş zaman ve rekreatif faaliyetlerin
yapılıp yapılmaması konusunda-halen yapılageldiği gibi- yasak
ve haram kabilinden kuşkulu yer bırakılmamalıdır. Ya da mâlâyani olarak
nitelendirilip küçümsenmemelidir. Bilakis doğru yol gösterilip teşvik
edilmelidir.
Doğru yolun içerisinde boş zamanları değerlendirmek için bireyin tercihleri
doğrultusunda dinin ön gördüğü nafile ibadetler, her türlü zikir,
tesbihat, dua etmek, Kur’an okumak ve benzeri ibadetler ile ayrıca dini
musiki, İslâmi sanatlar, eğlence ve oyun türleri de rekreatif aktiviteler
olarak yer alabilir. Burada önemli olan bireyin özgür seçimi ve kendini
mutlu hissedebilmesidir.
İslâmiyette, diğer muharref dinlerde veya herhangi bir inancın ya da
mezhebin ibadetlerinin tamamı boş zamanlarda gerçekleştirilmez. İman
etmiş bir kişi için, dinen mecburi olarak yerine getirilmesi gereken ibadetler,
yaşam için gerekli ve kesinlikle vazgeçilemez zorunlu faaliyetlerdir.
İslâmiyet’te bu durum daha belirgindir. Kişinin “dindarlık” düzeyine
göre de ibadetlerin yoğunluğu artar veya azalır.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, diğer dinlerde olduğu gibi İslâmiyette
de zorunlu ya da gönüllü olarak yerine getirilen ” ibadet türleri” için
“rekreasyon” kavramını kullanmak “sorun” lu bir yaklaşım olur.
Çünkü rekreasyon, boş zamanlarda yapılan ancak içeriğinde “eğlence”
2amacını da taşıyan bir kavramdır. Oysa, dini ibadetlerin hiçbir türü
eğlenmek ya da eğlence olsun diye yapılmaz.
2 Eğlence: Dinlenmenin gönüllü tercih edilen farklı bir yoludur. TDK’na göre eğlence; “sazlı
sözlü toplantı” veya “neşeli ve hoşça vakit geçirten şey veya kimse” olarak açıklanır. Diyanet
Ansiklopedisine göre ise; “eğlence; neşeli ve hoş vakit geçirmeye yarayan ve oyun, yarış,
mûsiki, raks gibi şeylerin genel adıdır. Arapçada lehv karşılığıdır” şeklinde açıklanmaktadır.
4 BOŞ ZAMAN REKREASYON VE İSLÂMİYET
“Rekreasyon” olarak değerlendirilebilecek dini ve manevi motifli
gerçekleştirilen boş zaman aktiviteleri, “ibadet”3 amacı dışında yapılan
etkinliklerdir. Dini mekanlar ile bu mekanların dışında kalan açık-kapalı
ya da kent içi-kent dışı alanlarda yapılabilir. Çeşitli sportif, sanatsal ya da
festival ve kültür şenlikleri gibi aktiviteler buna örnek olarak verilebilir.
“İslâmiyet ile boş zaman” kavramlarının birbirleriyle irtibatlaştırılmasında
ise, durum farklılık kazanır. Boş zamanların değerlendirilmesi
amacıyla tercih edilen dini ve manevi içerikli aktivitelere katılımda temel
amacın, “Allah’ın rızasını almak”, “sevap” kazanmak ve dolayısıyla bu
yolla “dinlenmek” olduğu söylenebilir.
Bu aktivitelerin bir kısmı “ibadet” amacıyla gerçekleştirilir. Nafile
(yararlı-gönüllü yapılan) ibadetler olarak isimlendirilen bazı namaz türleri,
Kur’an tilaveti, tesbihat, kutsal gece kutlamaları ve dua etmek gibi
faaliyetler buna örnek olarak verilebilir. İbadet amacı taşımayan, ancak
özünde Allah’ı anmak ve O’na yakın hissedebilmek amacıyla ve aynı zamanda,
bireyin kendisini dini yönden geliştirmesi amaçlı toplantı, kitap
okuma, manevi temelli seyahatler ve benzeri etkinlikler de boş zaman
değerlendirme aktivitelerine örnek teşkil eder.
Diğer semâvi dinlerde olduğu gibi İslâmiyet’te de farz4 olan ve zorunlu
olmayıp gönüllü yapılan (nafile5) ibadet türleri vardır.
Eğlence ayrıca, farklı duygu ve heyecanla, gündelik yaşamda sürekliliği olmayan, genellikle
basit, sanatsal yönü düşük, sürprizler içeren ve ahlâki kurallarla zaman zaman çatışabilen
insanların eğlenme ya da eğlendirme davranışlarını göstermesi olarak da tanımlanabilir.
3 İbadet: Kullukta bulunmak. İyi niyete bağlı olarak yapılmasında sevap olan her iştir. Yüce
Allah’a saygı ve itaat için yapılır. Emri benimseyip yerine getirmektir. Buna itaat denir.
İslâmiyette itaat ise, yapılmasından dolayı sevap kazanılan herhangi bir iştir. Kur’an okumak
gibi.. (Bilmen,tarihsiz,s.46).
4 Farz: Yapılması dinî yönden kesin şekilde gerekli(zorunlu) olan herhangi bir görevdir. Farz
kat’î ve zannî diye ikiye ayrıldığı gibi farz-ı ayn ve farz-ı kifaye olarak da kısımlara ayrılır
(Bilmen,tarihsiz,s.47).
5 Nafile(gönüllü) ibadet: Müstahab da denilmektedir ve sevilmiş şey anlamındadır. Dini anlamı,
Hz.Peygamber’in bazan yaptıkları bazan da terk ettikleri ibadetlerdir. Kuşluk namazı gibi.
Hz.Peygamber müstahab denilen bazı şeyleri sevmiş ve benimsemiştir. İlk devrin müminleri
de bunları seve seve yapmışlar ve bunların yapılmasını başkalarına da öğütlemişlerdir.
SUAT KARAKÜÇÜK 5
Gündelik yaşam içerisinde bireyin, inançları doğrultusunda zorunlu
ya da gönüllü olarak gerçekleştireceği ibadetler için harcayacağı bir zaman
vardır ve bu zaman ibadetin türüne göre ”zorunlu harcanan zaman”
ya da “boş zaman” olarak kategorileştirilir.
Dini inançların gereği olarak yerine getirilmesi zorunlu(farz)olarak
kabul edilen ibadetler, çalışma ve uyku gibi “zorunlu zaman” ayrılarak
yapılan ibadetlerdir.
“Zorunlu olan ibadetler” için harcanan zaman, birey için yaşamını
sürdürmek için gerekli olan uyku, yeme-içme ya da çalışmaya ayırdığı
zaman kadar önemli ve gerekli görülebilir. Hıristiyanlıkta Pazar günleri
kiliseye gitmek gibi İslâmiyette de vakit ve Cuma namazlarını kılma,
Hac, Dini bayramlar ve Ramazanda Oruç tutma ibadetleri buna örnek
teşkil eder.
Zorunlu olmayan ibadetler için harcanan zamanda ise, “aktiviteler
bireyin boş zamanlarında istek ve tercihleri doğrultusunda gerçekleştirilir”.
Birey 24 saatlik bir gündelik yaşam içerisinde çalışma(iş), uyku,
yeme-içme ve yerine
getirilmesinin kendince zorunlu görüldüğü dini ibadetlerini yerine getirdikten
sonra geriye kalan ve kendisinin özgürce kullanabileceği ”dinlenme”
zamanını “boş zaman” olarak değerlendirir.
Bu, kişinin bir tercih ve istek olayıdır. Kişi isterse bu zamanını sinemaya
giderek, spor yaparak, bir müzik enstrümanı çalarak, sivil toplum
kuruluşlarında çalışarak, internette oyun oynayarak “rekreatif” etkinliklerle
geçirebilir ya da dini inançları doğrultusunda dini sohbet veya top-
Müstahab olan şeylere mendub, fazilet, nafile, tatavvu, edep adı da verilir.Müstahab olan şeye
sevabı çok olup yapılması istendiğinden ötürü mendup ve fazilet denilir. Farz ve vacip üzerine
ilave olarak yapıldığı için de ona “nafile” denilir. Kesin bir emre dayanmaksızın sadece bir
sevap isteği ile yapıldığı için ona “tatavvu” adı verilir. Güzel ve övgüye değer bir iş olduğu
içinde ona “edep” denmiştir. Bunun çoğulu “Âdâb”dır. Müstahab olan şeyin yapılmasında
sevap vardır. Terk edilmesinde herhangi bir ayıp olmadığı gibi tenzih yoluyla kerahet
yoktur(Bilmen,tarihsiz,s.48).
6 BOŞ ZAMAN REKREASYON VE İSLÂMİYET
lantılara katılabilir, türbe ve benzeri dini mekanları gezebilir, tesbih çekebilir,
kutsal kitabını ya da diğer dini kitapları okuyabilir, nafile namazlar
kılarak “boş zamanlarını” değerlendirebilir.
Burada, boş zamanlarında rekreatif aktivitelere katılarak dinlenmek,
yenilenmek, sosyalleşmek, eğlenmek gibi faydalar elde etmek arzusu
temel amaç iken, boş zamanlarında dini ve manevi temelli ibadet veya
etkinlikleri yerine getiren bireyin beklentileri arasında öncelikli amacın
sevap kazanmak, Tanrıya daha yakın olmak ve manevi huzur elde etmek
olduğu söylenebilir.
Sonuç olarak, yerine getirilmesinde dini bir zorunluluk bulunmayan
ve gönüllü, tercih edilerek gerçekleştirilen “nafile ibadet” ler için ayrılan
zaman “boş zaman”dır. Boş zamanda yapılan bu tür ibadet çeşitlerine
“boş zaman aktiviteleri” denir. Bu aktivitelerin yerine getirilmesi olayına
da “boş zamanların değerlendirilmesi” diyebiliriz.
Bütün İslâmi ve maneviyat temelli yapılan boş zaman değerlendirme
ya da rekreasyon faaliyetleri ile diğer her türlü aktivite ve etkinliklerin
tamamında esas prensip; ” İslâmi ve genel ahlâk kuralları paralelinde,
Kur’an ve Sünnet ölçüsüne göre zamanın şekillendirilmesiyle oluşturulan
sınırlar” içerisinde kalınarak gerçekleştirmektir. Bu prensipler içerisinde
kalınmak suretiyle her türlü spor, sanat, yarış organizasyonları ile şölen
ve festivallerin gerçekleştirilmesi büyük bir kabulle “meşru” sayılmaktadır.
Çalışmamızın yapılmasında ki bazı gerekçeler şöyle öne çıkmıştır.
1. Özellikle bazı İslâmi radikal kesimler“ boş zaman” kavramına karşı
çıkmaktadırlar. Konuyu “boş zaman ve tatil yoktur ve bu şeytanin
oyalamasıdır ”şeklinde kabul etmektedirler. Bu yaklaşımın Kur’an
ve Hadisler ile birey ve toplumsal yaşam açısından bir gerçekliği
olmamasına rağmen, sorunun toplumun bir kesiminde itibar görmesi.
SUAT KARAKÜÇÜK 7
2. Rekreasyon bilimi ve diğer sosyal alan çalışanları ve araştırmacıları
arasında “genelde din, özelde İslâmiyette boş zaman kullanımı ve
rekreasyon” konularında, fikir ayrılıkları ya da konuyla ilgili farklı
yaklaşımlar olması, tartışmaların özellikle de terminolojik açıdan
yanlış anlaşılmalara neden olabilecek noktalara kayması.
3. Rekreasyon ve boş zaman araştırma ve çalışmalarında çoğu zaman
dini ibadet ve ritüellere ayrılan zamanın “yokmuş” gibi kabul edilmesi
ya da tereddüt etmek veya bilgisizlikten ya da görmemezlikten
gelinmesi, alan çalışmaları için bir sorun olarak görülmüş
ve bu sorunun çözümüne katkı vermek amacıyla çalışmamız
gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca bu çalışmayla, İslâmiyet’in boş zamanlarla etkileşimini, boş
zamanlara yüklediği anlamı, rekreasyonla ilişkisini, bir Müslümanın ya
da dindarın boş zamanlara nasıl yaklaştığını, nasıl değerlendirdiğini ve
pratiklerini değerlendirmek ile İslâmiyet’teki bu uygulama ve düşüncelerin
serbest zaman, boş zaman ve rekreasyon kavramlarındaki karşılıklarını
açıklayabilmek amaçlanmıştır.
Kitap içerisinde dindar kesimlerden oluşan ve kendilerini dini bütün
Müslümanlar olarak tanımlayan, haftanın belirli gün ve saatlerinde kendileri
gibi dini ortak değerleri olan kişilerle, dini sohbet ve dini konularda
kendilerince yetkin olarak kabul edilen birisi tarafından verilen derslere
katılan bir örneklem grubu üzerinde gerçekleştirilen nitel bir araştırmaya
da yer verilerek bu kesimlerin, boş zamanlarının nasıl değerlendirildiği ve
katıldıkları aktiviteler ve üzerlerinde bıraktıkları etki değerlendirilmiştir
Bu çalışmanın hitap edeceği bir kısım insan profili de dikkate alınarak
boş zaman, rekreasyon ve oyun kavramları biraz daha kapsamlı açıklanarak,
İslâmiyet’te son derece büyük önem atfedilen zamanın, kullanım
bölümlerinden birisi olan rekreasyonel amaçlı boş zamanların ve bu zaman
diliminde gerçekleştirilen rekreasyonel faaliyetlerin Kur’an ve Ha8
BOŞ ZAMAN REKREASYON VE İSLÂMİYET
dislerdeki yeri incelenmiştir. Bu amaçla boş zamanlarda rekreatif amaçlı
gerçekleştirilen aktiviteler olarak tanımlanan resim,müzik,heykel,edebiyat,
şiir gibi sanat dalları ile spor,eğlence ve oyun faaliyetleri değerlendirilmeye
çalışılmıştır.