II. International World Women Conference, Baku, Azerbaijan, 11 - 12 February 2021, pp.207-208, (Summary Text)
The protests about violence against women, organized by the feminist collective LasTesis in
Chile, began on the International Day for the Elimination of Violence against Women (25
November) and soon became known and widespread around the world. Women activists put
on black blindfold and sang the song "The rapist is you (El violador eres tú)" accompanied by
a choreography. The activists have shown their reactions to the Chilean security forces, the
judicial system and politicians in general, who they find guided by the patriarchal culture that
fuels violence against women. These demonstrations flared up amid the government protests
that had started in October due to the rising cost of living and income inequality in the country
and spread rapidly to other countries. Latin America is one of the regions where violent
crimes against women are prevalent and feminist protests are relevantly common. The
analysis of social movements, a peculiar area of political sociology, is critical to
understanding the flaws of the democratic system, the points where politics do not function
properly, and social problems. This study aims to analyze the protests in Chile in the
framework of social movement theories using data in print and visual media and social media sources. From this point of view, it is examined how a striking critique of all levels of male-dominated power relations and more generally politics as a sociological instutition has
become an effective social movement worldwide and the effect of politics in the reproduction
of violence against women.
Şili'deki feminist kolektif LasTesis tarafından organize edilen kadına yönelik şiddeti protesto
eylemleri, Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Gününde (25 Kasım) başladı
ve kısa süre içinde dünya çapında tanınıp yaygınlaştı. Kadın aktivistler siyah gözbağı takarak
bir koreografi eşliğinde “tecavüzcü sensin (el violador eres tú)” isimli şarkıyı seslendirdi.
Aktivistler, kadına yönelik şiddeti körükleyen ataerkil kültürün güdümünde buldukları Şili
güvenlik güçlerine, yargı sistemine ve genel anlamda siyasilere karşı tepkilerini gösterdiler.
Bu gösteriler, Ekim’de başlayan ülkede artan hayat pahalılığı ve gelir eşitsizliği nedeniyle
gerçekleşen hükümet protestolarının içinde alevlendi ve diğer ülkelere hızla yayıldı. Latin
Amerika, kadına yönelik şiddet suçların oldukça yaygın olduğu ve bu konuda protestoların en
sık görüldüğü bölgelerden biridir. Demokratik sistemin arızalı yanlarını, siyasetin doğru
düzgün işlemediği noktaları ve sosyal sorunları anlamak için siyaset sosyolojisinin özgün bir
alanı olan toplumsal hareketlerin analizi kritik bir önem taşır. Bu çalışma, Şili’deki
protestoları, yazılı ve görsel basında ve sosyal medya kaynaklarında yer alan verileri
kullanarak, toplumsal hareket teorileri çerçevesinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Buradan
hareketle erkek egemen iktidar ilişkilerinin her düzeyine ve genel olarak siyaset kurumuna
yönelik çarpıcı bir eleştirinin dünya çapında etkili bir toplumsal hareket haline nasıl geldiği ve
kadına yönelik şiddetin yeniden üretiminde siyasetin etkisi incelenecektir.